4 Eylül 2009 Cuma

hüzün besler insanı

bir yol şarkısı...(tıkla)

Küçük bir kız, kırlarla dolu tepenin en uç noktasına oturup, bulutlara bakardı. Sırt üstü uzanıp gökyüzüne ve yıldızlara bakmanın keyfini de böyle keşfetmişti. Mavi hayal bulaşığı yanaklarıyla dönerdi evine akşamları. Uğur böceklerinden ve düğme koleksiyonundan masallar kurardı. Bu masallar olsun isterdi geceleri rüyalarında. Ayaklarına bulaşmış toprak tozlarıyla yürüdü hayatta. O toprak ki bahar yağmurlarının ardından mis gibi kokar, yeryüzünün en renkli halısını sunardı gözlere. Üzmezdi onu kıyafetlerine bulaşan çim lekeleri. İhtiyarlamış bir yüzün anlam dolu kıvrımları gibi, çocukluğunun mührüydü dizlerindeki bulaşık. Saçlarında hep rüzgarın dansı ve teninde bir güneş rengi. Küçük bir kız, sallanan salıncağında yarını düşlerdi…

Umut ki, varlığındı. Öyle söylenmişti. Öyle öğrenmiştim dolayısıyla. İnsan yanlış da okurmuş bazen işaretleri…
Küçük bir kızın geçmişte bıraktığı yeri arıyorum. Hayatın damarlarına pompalanan kan, orada daha taze. Ölü yanlarımı diriltecek bir dinamiğe ihtiyacım var. Ölü umutlar mezarlığı çevrem. Son kullanma tarihi geçmiş rüyalar, savruluyor boşlukta.- Birisi kaldırsın şunları. Bünyeye girerse zehir etkisi yapabilir. – Bir odayı toparlamak gibi, hayatımı toparlamak gerek şimdi. Bütün fazlalıkları atmalı. Birikmiş ve işe yaramayan, tozlanmış her şeyi. İşte, orada bir siluet, belirsiz, çağlar ötesi bir rüyadan odaya düşmüş gibi. Anlamını arıyorum: tedavülden kalkmış eşyalar arasında yazılı... Ah! Oysa!.. Nereye koysam, işlerliği yok… Şimdi umudun neresinden tutsam, çürüyor. Her şeye yeniden…. diyemiyorum. Burası, bu yer: düşüyorum.
Düştüm.
Düştü
Düşt
Düş

D.
.
.
.
Burada kalmak istiyorum biraz, burada konaklamak.. Acıdan haz almak değil bu. Gerçekten olduğum yerin farkına varmak için sadece.. Elimde kalanların hakikatini anlayabilmek için. Sanrılarımı dağıtayım diye. Zihnim kendini yeni bir aldanışa bırakmasın. Burada kalmak istiyorum. Panik yok, acılara yara bandı muamelesi yapan düşünceler, lütfen kenara çekilin. Sizler değilsiniz seyretmek istediklerim. Af çıkartıyorum bu gün hatalarıma, aldanışlarıma, pişmanlıklarıma. Düşüncelerimin en bilinmez koridorlarına kadar girebilirsiniz. Şefkatli bir anneyim şimdi size karşı, yaşamımın özürlü çocukları. Sizi seyretmek istiyorum bu gün. Hadi. Konuşalım biraz, kapılar kapanmadan. Sizleri tanımadan kalkmak istemiyorum buradan. İşte,hüzün orada. Hüzün besler insanı. Kalbime zerk edilen acılar damarlarımda yürüyor. Ne gariptir ki ben böylece dinginleşiyorum.
Şimdi toparlanabilir miyiz? Artık derdim bu değil ki. Yürümek istiyorum sadece. Yürümek. Kırlarda uçurtmasını uçuran kızın peşine takılarak. Saçak altlarına sığınıp, avuçlarıma yağmurları doldurarak. Belki ıslanarak. Yürümek istiyorum sadece. Zaman toparlar, zaman öğretir yeniden. Zamanın ve yüreğimin rabbine sığınarak…
Küçük bir kız, ceplerinde iğde tozları, oturduğu tepeden uzakları seyrediyor…Yüzünde umut bulaşığı bir gülümseme.

web page counters