12 Mart 2010 Cuma

KEŞF-İ KELİMÂT


HÜZÜN: göz, içine giren bir toz parçasını kaldıramaz ya hani... bunun gibi biraz.
kalbe dokunanların ağırlığının artması gibi.. rastlanan bir şiir mısrasının keskinliğinin daha da bilenmesidir hüzün. her gün dinlenen şarkının, tahammül edilmez olduğu andır hüzün. "nasılsın?" sorusunun yüreği daha da hassaslaştırdığı cevapsızlığıdır hüzün. absürt bir filmin karşısına geçip, zihni meşgul etmenin adıdır hüzün. kalbe dokunanların ağırlığının arttığı andır hüzün. bazen böyle bir şeydir.

PENCEREYE DÜŞEN AY: ansızın çıkıp gelen dost gibidir.
uzakta ki yakınları hatırlatır. aradaki mesafeye rağmen, aynı yere bakıyor olabilir miyiz diye.

OTOGAR: gidiş-gelişler arasında, visal ve firakın ağırlandığı yer. her ikisinde de gözyaşı vardır bazen.

NEREYE BAKSAM HÜZÜN VAR: koyu bir hüznün rengine sarındı kalbim. şimdi neye dokunsam, herşey o renge boyanıyor.


AYRILIK: yarım kalmaktır.
anıların üstüne, yenilerinin eklenmemesidir.
sofradan bir tabağın eksilmesidir. portmantodaki kalabağın azalmasıdır. aşinası olunan sese, kulağın; yüze, gözün; espriye, tebessümün; anlatıma, düşüncenin yetim kalmasıdır. eksilenlerle birlikte yürekteki özlemin çoğalmasıdır.
dünyanın fani olduğunu hatırlatandır.

DÜĞÜM: bazen düşüncedeki, bazen de olaylardaki çıkışsızlıktır. önünü göremeyen insanı zorlar. yolların karıştığı, adımların zayıfladığı andır. insan olmanın bir aşamasıdır belki de. teslim olmaktan başka çare var mıdır, zamanın yaratıcısına? "bu da geçer ya huu" demenin anıdır


GECE: sesler yavaş yavaş sustuğunda, gürültüye saklanmış düşünceler ortaya çıkar şimdi. zihnimin uzun koridorlarında koşturur hepsi. hüzün bulaşığı kelimelerin ayak izleri vardır gecede.

HÜZÜN ŞEHRİ: içinde saatleri fazla olan bekleyişleri barındırmıştır.
bir şiirin en can alıcı mısrasında konaklamak gibidir. gidenleriyle kocaman bir boşluğu yaşatır. en fazla umut ölür bu şehirlerde. ne gariptir ki yine en fazla umut büyütülür.
alkol gibi; kurtulmak istedikçe saplanırsınız sanki.
en fazla şey öğretir bu şehirler. en çabuk büyütür insanı. dakikaları çoğaltır. özlemleri çoğalttığı gibi.

GEÇ KALMAK: karşılık beklenen, tamamlanması gereken anlarda, orada olamamak.
o noktaya ulaşıldığında ise -su gibi akar ya herşey- o an, o an değildir artık. o anlam, o anlam değildir; siz bir yerlerden başlamaya çalışsanız da.
yakıcı bir pişmanlığı bırakır kimi zaman yüreğimize

VAZGEÇMEK: yakınında tuttuğunu; uzaklara, olmazlara bırakmak,salmak.

web page counters